Kronik Hastalıklarda Bakım Merkezinin Önemi
Toplum olarak nüfusumuz hızla artıyor, yaşlanma oranımız gitgide artıyor. Buna karşın havamız çok daha kirli, toprağımız çok daha fakir. Beslenme alışkanlıklarımız ise tamamen değişiyor. Bizler yediklerimiz ve içtiklerimizle maalesef BESLENMİYORUZ sadece karnımızı doyuruyoruz. Tüm bu hadiseler hastalıkların git gide artmasına neden oluyor. Sonuç olarak daha çok muayene oluyoruz. Daha fazla tetkik yaptırıyoruz. Ve daha fazla birçok tanı alıyoruz. 2018 yılında ülkemizde hekime müracaat (poliklinik) sayısı 700 milyona ulaştı. Bu demek
oluyor ki kişi başı yılda ortalama 8 kez doktora müracaat ediyoruz. Böylece hangi yaş grubunda olursak olalım daha fazla ilaç içip daha çok ameliyat oluyoruz. Kısa sürede iyileşme sağlanarak, gereksiz iş gücü kaybı engellenir ve tedavi maliyetleri azaltılır, bunun sonucunda da ekonomik kayıpların önüne geçilebilir. Kişiler, hastalık halleri nedeniyle çoğu durumda hastanede tedavi görürler ve tedavileri tamamlandığında taburcu edilirler. Bazen de hastalığın aktif dönemi sonrası tedavinin hastanede devam etmesine gerek duyulmaz. İşte astalığınıza yönelik bilgilendirme ve yapılması gerekenlere yönelik doğru ve akılcı yaklaşımlar olarak ifade edilen bu dönem içerisinde tedavi ve bakımların evde yapılması yerine, konusunda uzman sağlık ekibinin gözetiminde özel bakım merkezlerinde devam ettirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu dönemde hastane sonrası tedavinin ve takibin kapsamlı bir şekilde yapılabilmesi çok önemlidir. Bu kapsamda kişinin hastane sonrası uzun / kısa dönem veya yaşamının sonuna kadar hizmet verebilecek kapasitede ve koşullarda nitelikli bir
ÖZEL BURUCİYE BAKIM MERKEZİNE ihtiyacı vardır.
ÖZEL BURUCİYE BAKIM MERKEZİNE ihtiyacı vardır.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sık görülen hastalıkların sayısı hızla artış göstermektedir. Aşağıda rakamsal olarak belirtilen hastalıklar ciddi bir Halk Sağlığı sorunu olarak karşımızda durmaktadır.
– Kalp Yetmezliği hasta sayısı: 2 milyon
– Kronik Böbrek Yetmezliği hasta sayısı: 8 milyon
– Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH): 5 milyon
– Karaciğer Yetmezliği ve Siroz hasta sayısı: 240.000
– Hepatit B ve C hasta sayısı: 3.5 milyon
– Diabet hasta sayısı: 11 milyon
– Hipertansiyon hasta sayısı: 22 milyon
– Demans ve Alzheimer hasta sayısı: 780.000
– ALS’li hasta sayısı: 12.000
– İnme’li hasta sayısı: 1 milyon
– Kanser hasta sayısı: 2.5 milyon
– Sigara içen sayısı: 20.5 milyon
Siz ya da bir yakınınız yukarıda belirtilen hastalıklardan birine ya da bir kaçına maruz kalmış ve eve geçiş dönemini sağlıklı bir biçimde geçirmek istiyor ve doğru bilgilendirmeler alarak hastalığı tanımak ve hastalıkla barışık yaşamak istiyorsa;
1- Tam zamanlı doktor ve hemşiresi bulunan
2- Tam zamanlı hasta takibinin gerçekleştirildiği
3- Kronik yara bakımı yapılabilen
4- Palyatif bakım yapılabilen
5- Hastalık ataklarında ani ve acil müdahale yapılabilen
6- Mevcut hastalığı (Şeker hastalığı, kalp hastalıkları, KOAH, hipertansiyon, böbrek yetmezliği, kanser, karaciğer yetmezliği, siroz, demans, Alzheimer vb.) ne ise ona yönelik uzman hekimlerce doğru bilgilendirme ve eğitimlerin verilerek hastalığa yönelik doğru ve akılcı bir aklaşımla hastalıkla barışık yaşamın öğretildiği
7- Özellikle doğru eksersizle hızlı hareket kabiliyeti sağlayan fizyoterapisti olan
8- Hastane sonrası oluşabilecek ruhsal sorunlarınıza doğru ve akılcı yaklaşımla çözüm getirecek psikolog ve psikiyatri uzmanı olan
9- Sosyal adaptasyon sürecini yönetecek Sosyal Hizmet uzmanı olan
10- Düzenli olarak kişinin sağlık problemine yönelik kan, idrar ve kültür tetkikleri yapabilen
11- Hastane sonrası Doğru beslenme için bir uzman diyetisyeni olan
12- 7/24 uzman hekim, hemşire ve hasta bakıcı gözetiminde ihtiyaçların karşılandığı bir merkeze ve sağlık ekibine ihtiyacınız var demektir.